http://www.hastanerandevu.gov.tr/Randevu/ MAKALELER SAYFASI: Allahü teâlânın emrlerine (Farz)
TGRT BELGESEL


TGRT HABER
Bumerang - Yazarkafe
BU DERT ORTAKLIĞI İLE, BAŞLAYAN DOSTLUKLARA
YELKEN AÇAN BİR GEMİ OLACAK BU SAYFALAR.
NAMAZ VAKİTLERİNİ EN ÖNEMLİSİ DE İMSAK VAKİTLERİNİ YUKARIDAKİ TAKVİME GÖRE DİKKAT EDER VE O GÖSTERİLEN SAATLARE İLTİFAT EDERSENİZ ÇOK ÇOK İYİ EDERSİNİZ. ALLAHU TEALA SİZLERİ KORUSUN AMİN. BİZİ DE KORUMASI İÇİN HEP DUA EDİYORUZ. SİZLERİN DE DUALARINIZI BEKLERİZ.
http://www.hastanerandevu.gov.tr/Randevu/
Allahü teâlânın emrlerine (Farz) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Allahü teâlânın emrlerine (Farz) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2015 Pazar

MEVLİD KANDİLİ 22 ARALIK GECESİ 23 ARALIK 2015 SABAHI ARASINDADIR.


PEYGANBERİMİZİN DOĞUM GÜNÜ  
Sevgili Dostlar Yorumlarınızla, Önerilerinizle bu makalelere can gelecektir. 
BU YAZININ TEKRARINI ARALIK 22 DE TEKRARDAN  YAZACAĞIM.
Büyük harflerle  yazıyorum.
1436 SENESİ HİCRİ  TAKVİME GÖRE MEVLİD KANDİLİ
11 REBİULEVVEL GÜNÜNÜ 12 REBİÜLEVVEL SABAHINA BAĞLAYAN GECEDİR.
BU SENE 11 REBİÜLEVVEL 22 ARALIK 2015 SALI GÜNÜDÜR.
12 REBİÜLEVVEL İSE 23 ARALIK 2015 ÇARŞAMBA GÜNÜDÜR.


MEVLİD KANDİLİ 22 ARALIK  GECESİ  23 ARALIK 2015 SABAHI ARASINDADIR.

MEVLİD KANDİLİ 22 ARALIK 2015 GECESİ İLE 23 ARALIK 2015 SABAHI ARASINDADIR.

BUGÜNKÜ YAZIDA, KUTLU DOĞUMU ANLATMAK İSTEDİM. ÖZELLİKLE VURGULUYORUM. KUTLU DOĞUM HİCRİ TAKVİME GÖRE KUTLANIR. HER SENE REB-İ ÜL EVVEL AYININ 11. GECESİNİ 12. GÜNÜNE BAĞLAYAN GECE PEYGAMBERİMİZİN DOĞUM GECESİDİR. MEVLİD KANDİLİDİR. BİZİM ÜLKEMİZDE VE DAHA BAŞKA ÜLKELERDE DE NİSAN AYINDA KUTLANAN DOĞUM HAFTASI BİDATTİR. ALLAHU TEALA BİDAT İŞLEMEKTEN, MÜSLÜMANLARI KORUSUN. AMİN


BUGÜNKÜ YAZIDA, KUTLU DOĞUMU ANLATMAK İSTEDİM. ÖZELLİKLE VURGULUYORUM. KUTLU DOĞUM HİCRİ TAKVİME GÖRE KUTLANIR. HER SENE REB-İ ÜL EVVEL AYININ 11. GECESİNİ 12. GÜNÜNE BAĞLAYAN GECE PEYGAMBERİMİZİN DOĞUM GECESİDİR. MEVLİD KANDİLİDİR. BİZİM ÜLKEMİZDE VE DAHA BAŞKA ÜLKELERDE DE NİSAN AYINDA KUTLANAN DOĞUM HAFTASI BİDATTİR. ALLAHU TEALA BİDAT İŞLEMEKTEN, MÜSLÜMANLARI KORUSUN. AMİN
Seyyid Abdülhakim Hazretleri, Peygamberimizi şöyle anlatır. "Her peygamber, kendi zamanında, kendi mekanında, kendi kavminin hepsinden, herbakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselam ise,  dünya yaratıldığı günden, kıyamet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların her bakımdan en üstünüdür. Hiç kimse, hiçbir bakımdan onun üstünde değildir. Bu olamıyacak bir şey değildir. Dilediğin yapan, her istediğini yaratan onu böyle yaratmıştır. Hiçbir insanın onu methedecek gücü yoktur. Hiç bir insanın onu tenkid edecek iktidarı yoktur." Dinimizin bildirdiği birşeyde şüpheye düşen kimse, Allahü teâlâ ve O’nun Peygamberi, bu şey ile neyi bildirmek istemiş ise, öylece imân ettim,inandım demelidir. Hemen şüphesini giderecek bir din âlimi aramalıdır. İlmine ve dine bağlılığına güvenilir, zeki, ârif,haramlardan kaçınan,din bilgilerinin inceliklerini bilen, müşkilleri çözebilen bir zâtı arar, bulur. Bundan aldığı cevab, şüphesini giderince, artık öylece imân eder.  Böyle bir zâtı aramak farzdır. Tesâdüfe bırakmayıp,hemen aramalıdır. Bulamazsa veya bulup ta şüpheden kurtulamazsa,Allahü teâlânın ve Reslünün dilediği gibi inandım demeli ve şüphesinin giderilmesi için, Allahü teâlâya dua etmeli,yalvarmalıdır.”


21 Mayıs 2015 Perşembe

ALLAHU TEALA AFFEDER



AŞAĞIDAKİ YAZILAR
EHLİ SÜNNET ALİMLERİNİN KİTABLARINDAN
ALINTIDIR.
BİR HARFİ DAHİ DEĞİŞTİRİLMEDEN
NAKLEDİLDİ


Allahü teâlâ, dünyâda bütün insanlara acıyarak, fâideli şeyleri
yaratıp göndermekdedir. Dünyâda iken, günâhlarına tevbe etmiş
olan mü’minlerin günâhları ne kadar büyük olsa da, âhiretde,
bunları muhakkak afv edecekdir.

Allahü teâlânın emrlerine (Farz), yasak etdigi şeylere (Harâm)
denir. Peygamberin emrlerine (Sünnet), yasaklarına (Mekrûh)
denir. Bunların dördüne (Islâmiyyet) denir. Kalbde îmân bulunmasına
alâmet, ahkâm-ı islâmiyyeyi beğenmek, kabûl etmekdir.
Bir sünneti bile beğenmiyenin îmânı gider, kâfir olur. Îmânı
var iken, islâmiyyetin bir hükmüne uymıyan kimseye (Fâsık) denir.
Islâmiyyete uymamak (Günâh) olur. Kâfir, Cehennemde sonsuz
yanacak, fâsık, günâhı kadar yanacak, sonra Cennete götürülecekdir.
Îmânı olup, islâmiyyete uyan kimseye (Sâlih kul) denir.
Dağda, çölde yasayıp da, dinden, islâmiyyetden haberi olmıyan
kimse, kâfir ve fâsık olmaz. Kıyâmetde hesâblaşdıkdan sonra,
Cennete ve Cehenneme girmez. Hayvanlar gibi yok edilirler. İlâhî
dinlerden islâmiyyet, büyük se’âdete sebeb olan çok büyük
ni’metdir. Bu ni’metin kıymetini anlamıyanlar, cezâlarını çekeceklerdir.
Her müslimânın, hergün beş vakt (nemâz kılması) lâzımdır. Bu
nemâzlar, kalbde îmân bulunduğuna alâmetdir. Bu nemâzlara
inanmıyan (Kâfir) olur. Bozulmuş olan bir semâvî dîne inanan kâfire
(Ehl-i kitâb) ya’nî (Kitâblı kâfir) denir. Buna inanmıyan kâfire
(Müşrik) denir. Kâfirlerden yehûdîlerin ba’zıları ile hıristiyanların
çogu, müşrikdir. Simdi yer yüzünde müşrik olmıyan bir kâfir yok
gibidir. Muhammed aleyhisselâmın ba’zı sözlerini yanlış anlıyan ve
anlatan müslimâna (Bid’at sâhibi) müslimân denir. Bunlardan, Muhammed aleyhisselâmın
bir sözüne bile inanmıyanlar kâfir olur. Muhammed
aleyhisselâmın sözlerini hiç değişdirmeden inanan müslimânlara
(Ehl-i sünnet) olan hakîkî müslimân denir. Bu hakîkî müslimânların
reîsi Imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe Nu’mân bin Sâbitdir. Ehl-i sünnet
i’tikâdında olan hakîkî müslimânlar, ibâdet yapmakda, dört
mezhebe ayrılmıslardır: (Hanefî, Şâfi’î, Mâlikî ve Hanbelî) mezhebi.
Bu dört mezheb birbirlerini kardeş bilirler. Birbirlerinin arkasında
nemâz kılarlar. Bu hakîkî müslimânları bozuk olan bid’at ehli
ile karışdırmamalıdır. Bid’at ehli olanlar islâmiyyeti içerden yıkmakdadırlar.
Elhamdülillah! Bugün yer yüzünde bulunan müslimânların
çoğu, dogru yol olan, (Ehl-i sünnet) mezhebindedir. Bozuk
yolda olan vehhâbîlerle sî’îler azalmakdadır.

Islâm dîninin inançlarını, emrlerini ve yasaklarını doğru olarak
bildiren binlerle kıymetli kitâb yazılmış, bunların çoğu yabancı dillere
çevrilerek, her memlekete yayılmısdır. Bu doğru kitâbları yazan
islâm âlimlerine (Ehl-i sünnet âlimi) denir “rahmetullahi teâlâ
aleyhim ecma’în”. Buna karşılık, yalnız kendi zevklerini düsünen,
kısa görüşlü kimseler ve mevki’ ile, para ile, ingilizlere satılmış
olan ahmaklar, her zemân, islâmın fâideli, feyzli ve ışıklı yoluna
saldırmış, Ehl-i sünnet âlimlerini lekelemeğe, islâm dînini degisdirmeğe,
müslimânları aldatmağa ugrasmışlardır. Müslimânlar ile
dinsizler arasındaki bu mücâdele her asrda olmuş ve kıyâmete kadar
olacakdır. Cenâb-ı Hak, böyle olmasını ezelde irâde buyurmuşdur.

Hangi fırkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk olan
Cehenneme gidecekdir. Her mü’min, nefsini tezkiye için, ya’nî nefsin
yaratılışındaki küfrü ve günâhları temizlemek için, her zemân
çok (Lâ ilâhe illallah) ve kalbini tasfiye, ya’nî nefsden ve şeytândan
ve kötü arkadaşlardan ve zararlı bozuk kitâblardan gelmiş olan
küfrden ve günâhlardan kurtulmak için (Estagfirullah) okumalıdır.
Ahkâm-ı islâmiyyeye uyanın düâları muhakkak kabûl olur.
Nemâz kılmıyanın ve açık kadınlara, avret yeri açık olanlara bakanın
ve harâm yiyip içenin ahkâm-ı islâmiyyeye uymadığı anlasılır.
Bunların düâsı kabûl olmaz.

(Mala, mülke olma mağrûr, deme var mı
ben gibi. Bir muhâlif yel eser, savurur harman gibi!)
 sözü meshûrdur.
Herkes malını ve mülkünü, Allahü teâlânın izn verdiği
kadar kullanır. Fazlasını kullanmak ve başkasının mülkünü kullanmak
hiç câiz degildir.
Allahü teâlâya hamd olsun! Resûlullaha salât ve selâm olsun!
Onun temiz Ehl-i beytine ve âdil, sâdık Eshâbının “radıyallahü teâlâ
anhüm ecma’în” hepsine hayr düâlar olsun!