Müslümanlar İslamiyet’e uydukları sürece hep yükseldiler. Daha sonra, İslam ahlâkını,bıraktılar. Allahü teâlânın emirlerine uymamaya başladılar, hatta Ehl-i sünnet itikadından ayrıldılar. Bu sebeple Pirene Dağlarını aşamadılar. 423 [m. 1031] de Ümeyye devleti çöktü. İspanyollar, 897 [m. 1492]de, Gırnata şehrini de alıp Müslümanları öldürdüler. (İspanyollar bilmezler.Fakat o bozuk itikatlı adı İslam olan Endülüs Devletini yıkmakla; İslamiyete hizmet etmişlerdir.) Allahü teâlânın emirlerine uymamanın cezasını buldular. İspanya faciası olmasaydı, felsefeci İbnürrüşd’ün ve İbni Hazm’ın bozuk fikirleri, dünyaya yayılacak, bugünkü hazin tablo, yüzlerce sene önce meydana çıkacaktı.
O hâlde, beşeriyeti ızdıraptan, felaketten kurtaran, Fatımiler, Resûlîler
gibi, İslam ismini taşıyan, imanı ve ameli bozuk devletler değil, Emeviler,
Timuroğulları ve Osmanlılar gibi, Ehl-i sünnet olan ve dinine sarılan milletler
olmuştur.
Bunlar, İslam ilimlerinin din ve fen kollarında insanlığa ışık tuttular.
Bugüne kadar ilim ve tekniğin gelişmesinde en büyük pay, Müslüman âlimlerine
aittir. Yirmi birinci yüzyılda, artık baş döndürücü bir sürate ulaşan fen
bilgileri ve teknik harikaların temel bilgilerinin hemen hepsi Müslüman
âlimlerinin kitaplarına dayanmakta ve oradan alınmaktadır. Tıp, matematik,
astronomi, fizik, kimya, biyoloji gibi pek çok ana ilim dalında İslâm
dünyasında yüzyıllar boyunca yazılmış ve hepsi çok kıymetli bilgilerle dolu
kitaplar, dünyanın meşhur kütüphanelerinin en kıymetli eserleri olarak muhafaza
edilmektedir. İslamiyet’in doğuşundan itibaren çeşitli İslâm memleketlerinde
yetişen âlimlerin bir ibadet vecdi içinde geceli gündüzlü yaptıkları
çalışmalar, dünyayı her bakımdan aydınlatmış, yeni yeni ilmî keşifler ve teknik
buluşlar insanlığa hediye edilmiştir. Fakat ne yazık ki, sonraları, Müslümanlar
İslamiyet’e uymakta gevşeklik göstermeye başladı. Devlet reislerini şehit
ettiler. Birçok işletmeler, cahillerin, İslâm düşmanlarının baskısı altında
kaldı. Allahü teâlânın emrettiği gibi birbirlerini sevmeyi, çalışmayı
bıraktılar. İslam düşmanları, Müslümanların geri kalması için, medreselerden
fen derslerini kaldırdı. İlimden, fenden habersiz yetişen kimseler, İslamiyet’i
içten yıkmaya başladılar. Bir taraftan, ilim, fen yok edildi. Bir taraftan da,
ahlâk, edep, hayâ ve iman bozuldu. İmparatorluk çöktü. Hâlbuki İslamiyet,
tecrübî ilimleri, fenni, sanatı, endüstriyi, önemle emretmektedir...
26.06.2016
SALİM KÖKLÜ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder